Tasını tarağını al, köyüne dön
Vargit çiçeklerinin açması ile yaylalardan köye dönüş yolculuğunu anlatan, Varol Uzlu yönetmenliğinde çekilen belgesel film "Haydee Vargit", 21 Eylül 2021 tarihinde izleyicisi ile sinemalarda ve dijital platformlarda buluşacak.
İlk belgesel filmi "Mahalle Maçı-5'te haftayım 10'da biter" ile 2009 Ankara Film Festivali'nde finalist olmayı başaran yönetmen Varol Uzlu son belgesel filmi "Haydee Vargit" için şunları söyledi:
Hikayeni adım adım yaşarsın
"Doğduğun coğrafya kaderindir, hikayeni yazmaz adım adım yaşarsın fikrini anlatmaya çalıştığım belgeselin çekimlerine 2020 yılı sonbaharında başladık. Karadeniz'in en güzel yaylalarından olan Kadırga'da havaların soğumaya yüz tuttuğunu Vargit çiçeklerinin açmaya başlamasından anlarsınız. Bu çiçeğin açması doğanın bir mesajıdır artık. Doğa ana; 'göçünü, tasını tarağını al köyüne dön' mesajını bu güzide çiçekle gönderir. Kadırga yaylasında ailesi ile yaşayan çoban Ümit de dönüş hazırlığına girer. Köyden gelecek can arkadaşı 'Garabalta'yı beklemektedir. Üç gün sürecek bu yayla dönüşünde ona arkadaşlık edecektir. Vargit çiçekleri'nin açması ile yaylalardan köylerine dönüş yolculuklarını anlattığım bu film, belgesel sinema tarzında hazırlandı. Oyuncularımızın tamamı doğal oyunculardan yani bu göçü yaşayanlardan oluşuyor. Süresi 58 dakika olan film, 2021 Eylül ayında gala gösterimi yapıldıktan sonra sinemalarda ve dijital platformlarda seyircisiyle buluşacak."
Kültürümüz, geleneklerimiz yavaş yavaş ölüyor
Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan Varol uzlu; geleneksel yaşamın son demlerini yaşadığımızı da belirterek şunları ekledi:
"Yeni nesil şehrin ve sanal dünyanın içine sıkışıp kalmış, bir batağın içinde mutsuz, herşeyi çabucak tüketen bir dünyadayız artık. Bir şeker ile sevinen çocukların yerini bilgisayar oyunlarında bir kişi daha nasıl öldürürüm çocukları oluştu. Arkadaşlık duygusu bitti, suç oranları arttı, kadına şiddet çoğaldı. Depresyon, çağın yeni hastalığı artık. Köylerdeki yaşam da yavaş yavaş yok oluyor, çoğu köy okulu kapandı. Kültürümüz, geleneklerimiz yavaş yavaş ölüyor. Kimse bunun farkında değil. Şehirlerde, sokakta oyun oynayan çocuklar neredeyse kalmadı.
Ben bunu, şehir çocukluğu yaşayan biri olarak hissediyorum. Yaptığım işlerle bunu topluma hatırlatmaya çalışıyorum. Çektiğim filmlerde hep amacım bu oldu. Köylerdeki yaşamı fotoğraflayarak böyle bir hayatın da olduğunu, bu güzellikleri yaşamanın hazzını hatırlatmaya çalışıyorum ve bu beni daha sorumlu bir sanatçı olmaya itiyor.