AKADEMİK BAŞARI ÜZERİNE Son dönemlerde velilerimiz çocuklarının ders çalışmadığını, dijital cihazlarla fazla ilgilendiklerini dile getiriyor. Ülke genelinde bilim insanları, öğretmenlerin ve öğrencilerin derslere ilgisiz olduklarından yakınarak, “Ne olacak bu Z kuşağının hali?” diye feryat ediyorlar. Aileler akademik alanda yeterli çabayı gösteremedikleri için derslere ilgisiz olan çocuklarını çözüm bulma adına özel okul, kurs, özel ders ve koçluk gibi alanlara yönelterek sınavlardan başarılı olup iyi bir meslek sahibi olmalarını beklemektedirler. Türkiye’de eğitimle ilgili genel manzara böyle. Peki eğitimin paydaşları olan Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenler, öğrenciler ve veliler neler yapabilirler? Bunu tartışmak istiyorum. Yeni dünyada bilgi devamlı değişiyor. Bilginin değişmesiyle teknoloji, ilgi, algı ve davranış kalıpları da değişiyor. Bu değişime uygun eğitim modelleri tasarlanarak müfredatlar iyileştirilmeli ve değişime uygun öğretmen tipolojileri geliştirmeliyiz. Tipoloji kavramından bahsetmişken kişilik tipolojisi alanında çalışmalar gerçekleştiren John L. Holland’ın tipolojisinden söz etmeden olmaz. Holland’a göre insanların tanımladığı altı kişilik tipi var ve bunlar kişiliğin iş dünyasına yansımasını gösterir. Kişi bu tipolojide ait olduğu kategoriye göre meslek seçiminde bulunur. Realistic (Gerçekçi), Investigative (Araştırmacı), Artistic (Sanatçı), Social (Sosyal), Enterprising (Girşimci), Conventional (Geleneksel) bu tipler kişiliğimizin hayatımıza olan izlerini yansıtır. Sosyal medya adı altında hayatımızın derinliklerinde yer etmiş olan İnstagram, Tiktok, ve Youtube’un popüler olduğu bu dönemde; tarih dersinde Selçuklu Dönemi’ni, coğrafyada yer alan izohipsleri, fizik alanında atomu, matematik dalında ise türevi ilgi çekici hale getirerek evlatlarımızın zihinlerinde yer ettirmek için özel teknikler geliştirmeli, bunun için çok gayret gösterilmelidir. Öğretmeyi ve öğrenmeyi seven ideal öğretmenler bulup onların sosyal, ekonomik, kültürel ihtiyaçları karşılanmalı ve sürekli hizmet içi eğitimlerde kendilerini geliştirmeleri için ortam hazırlanmalıdır. Dönüşümcü Liderliğin; idealleştirilmiş etkisi, ilham verici motivasyonu, entelektüel uyarım ve bireysel destek boyutları öğretmenlerimize kazandırılmalıdır. Eğitim öğretimle ilgili müfredatlar güncellenmeli, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları yeteneklerine göre uyarlanarak yeni şemalar oluşturulup içerik geliştirilmelidir. Meslek hayatında ve sosyal yaşamında kullanılmayan pasif etki niteliğinde olan içerikler çocukların ilgisini çekmemekte ve çocukların okula gelme isteklerine ket vurmaktadır. Gardner’e ait olan Çoklu Zeka Kuramı’na göre sosyal zeka, ritmik zeka, kinestetik-bedensel   zeka, matematiksel-mantıksal zeka, dilsel-sözel zeka, uzumsal-görsel zeka, doğasal zeka gibi zeka çeşitleri incelenmeli, Öğrencilerde hangi zeka türleri baskınsa, o olana önem verilerek uygun meslek grupları oluşturulmalıdır. Eğitim öğretim sistemine bu düzenleme ve yenilikler uyarlanmalıdır. Bu yapılandırma sayesinde birey gerek özel yaşamında gerekse de toplumda problem çözme becerisine sahip olacaktır. Kendini sürekli yenileyen, geliştiren konuya ve kendine hakim olan insan profili karşımıza çıkacaktır. Eğitimde dil çok etkili bir iletişim ögesidir. Beden dili eğitimi belki de bunların en önemlisidir diyebiliriz. Beden dili eğitimi almamış öğretmene, hastasının yüzüne bakmayan doktora, hitabet ve diksiyonunu geliştirememiş öğrenciye, ne söylediği anlaşılmayan profesöre ve siyasetçiye kitabın, eğitimin, bilginin, nezaketin, ahlakın önemi anlatılmalı, ilim ve bilimin değeri kavratılmalıdır. Bu değerlerden yoksun ilgi ve alaka kuramamış öğrenci ne yazık ki zamanla statü ve para bağımlısı bir insana dönüşüyor. Peki veliler bu bağlamda neler yapmalıdır?     Türkiye’de yakın zamanda YKS, LGS, KPSS gibi sınavların verimliliği devam edecek gibi görünüyor. Öncelikle iyi bir diplomadan öte iyi bir insan yetiştirmek için her zamankinden daha fazla gayret göstermeliyiz. Mesleklerde aranan etkin özellikler: doyum noktası olan para, göstermelik değer ve statü olmamalıdır. Ahlak ve yeteneğe göre meslek seçimi için doğru okul doğru bilim tercih edilmelidir. Akademik eğitimin yanında sosyal, kültürel, sanatsal etkinlikler oluşturulmalıdır. İnsanlar doğadan, bitkiden, denizden, yaşamdan haberdar olmalı ve bunları yaşamının bir parçası haline getirmelidir. Sağlıklı, mutlu, başarılı bir insan yetiştirmenin ve geliştirmenin en temel koşulundan biri de ebeveynlerin çocuklarıyla kaliteli zaman geçirip kitap okumasıdır. Çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek için yapmamız gereken ilk iş öncelikle bizim kitap okuma kültürü oluşturmamız olacaktır. O halde en değerli zaman bu zaman ise hemen elimize bir kitap almalı ve eşsiz okuma serüvenimizi başlatmalıyız.