deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler

Nazmi Emin
Köşe Yazarı
Nazmi Emin
 

Timbuktu, Mansa Musa ve Sankora Medresesi-1

Çöl İncisi-Timbuktu Timbuktu ile ilgili ilk malumatım 2012-13 yıllarında “İslam Dünyası Bilim Tarihi” üzerinde çalışırken oldu. 14. yüzyılda burada bulunan Sankora Medresesi-Üniversitesinde 25.000 öğrencinin okuduğu ve şehrin kütüphanelerinde 300 bin civarında yazma eserin bulunduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. Afrika denince ilk aklımıza gelen kölelerdi. Oysa buradaki manzara bambaşkaydı. 2014’de ilk Fas ziyaretimde de Timbuktu ve Batı sudan hakkında okumalarım oldu. İşte o zaman karar verdim 2015’deki ikinci Fas seyahatime Timbuktu’yu da eklemeye; Fas’tan Timbuku’ya geçer oradan da Türkiye’ye dönerim. Timbuktu’da nasıl bir rehber bulabilirim derken Türkiye’de üniversite okumuş Timbuktulu bir arkadaşla tanıştım. O arkadaş, bu sıralar buralar tehlikeli buralara gelmeyiniz diye beni uyardı. Çünkü 2010 yılında başlayan “Arap Baharı” 2012 yılında da Timbuktu’da da yayılmış, merkeze uzaklığından dolayı isyancılar belli bir dönem şehri kontrol ettiler. Daha sonra merkezi hükümet tekrar kontrolü ele alsa da terör olaylarını önleyemedi. Böylece Timbuktu’ya gidemedik ama yazmak bugüne nasip oldu. Müslüman coğrafyacılar, 8. yüzyıldan itibaren Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyısından Habeşistan’ın batı sınırlarına kadar uzanan ve Büyük Sahra’nın güneyinde kalan geniş bölgeye Siyahlar Ülkesi-Sudan adını vermişlerdir. Sudan sözlükte “siyah” anlamına gelen Arapça sûd kelimesinin çoğuludur. Burası aynı zamanda da İslâm’ın nüfuz ettiği sahadır. Orta Nijer havzasından başlayıp Atlas Okyanusu kıyısına kadar olan bölge ise Batı Sudan olarak adlandırılır.[1] Bugün Batı Sudan yaklaşık olarak, Nijer’in batı kısmı, Mali, Moritanya, Gana, Gambiya ve Burkine Faso içine alan bir bölgedir. Timbuktu, Batı Sudan sınırları içinde bulunan bugünkü Mali’nin orta kesimlerinde Nijer nehrinin büklüm yaptığı yerde kurulmuştur. Şehrin tarihi 11. yüzyıla kadar iner. Adını, Tuaregler’in yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için Nijer nehri kenarında kurdukları çadırlarda yaşayan Büktü adındaki yaşlı bir kadından aldığı söylenir. Çadırların yerinde kurulan köy ticarî bir kavşakta bulunması dolayısıyla giderek büyümüş ve 14. yüzyılda bölgenin önemli bir şehri haline gelmiştir. Büyük Sahra çölünün güney ucunda yer alan Timbuktu’dan ilk defa İbn Battûta bahseder.[2] Timbuktu, Batı Sudan’ın kültür başkenti olup burada kurulan devletlerden daha meşhurdur ve birçoğuna da başkentlik yaptı. Kuzey Afrika-Fas’ta kurulan Murâbıtlar Hanedanlığı döneminde (1056-1147) İslâm dini Batı Sudan’da yayıldı; Timbuktu ve Cenne şehirleri önemli merkezler haline geldi. Mali Sultanı Mansa Mûsâ, sultanlığının sınırlarına kattığı Timbuktu’yü (1329) önemli bir İslâm medeniyeti merkezine dönüştürdü. Komşu ülkelerdeki alimleri ülkesine çağırmak suretiyle ilmî hareketi canlandırmaya çalıştı. Onun zamanında Timbuktu bölgedeki büyük şehirlerden biri, aynı zamanda önemli bir ilim merkezi oldu. Sultan, 1324-25’te hac dönüşünde Mekke’den getirdiği Endülüs asıllı mimar, Timbuktu’da Arap mimarisi tarzında Camii, medrese ve Saray inşa ettirerek bu üslûbu ülkesine soktu. Bu yıllarda tüccarların yanı sıra Mısır’dan ve Fas’taki ilim merkezlerinden pek çok âlim Timbuktu’ya gelip yerleşti. [3] İslam dünyasının en güneyinde Timbuktu’da bulunan Sankora Üniversitesi, Batı Sudan’ın ilim merkeziydi.[4] Şehrin nüfusunun 14. yüzyıl dan itibaren 100.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sankore Camii’nin bünyesindeki medrese başta olmak üzere şehrin çeşitli yerlerindeki 180 medresede 25.000 öğrencinin eğitim gördüğü belirtilmektedir. Timbuktu medreseleri Kahire ve Fas medreseleriyle yakın münasebet içindeydi. 16. yüzyılın başlarında şehri ziyaret eden seyyahlar, burada Mağrib’den getirilen kitapların çok satıldığını ve ticarî hayatta en fazla gelirin kitap satışından elde edildiğini söylemektedir. Burada yetişen âlimler Mekke, Kahire, Merakeş ve Katsina’ya giderek İslâm dünyasının fikrî birikimine büyük katkı sağladılar. Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs başta olmak üzere İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden çok sayıda âlim Timbuktu’ye geldi. Aynı yüzyılda Timbuktu’nün şöhreti Avrupa’da da yayıldı. Müstahkem oluşu ve gizemliliği yanında altın, tuz, bakır, fildişi, kereste ve köle ticaretinin önemli merkezlerinden biriydi.[5]  Timbuktu ve civarında sayıları altmışla seksen arasında olduğu belirtilen özel yazma eser kütüphaneleri var. Bu kütüphanelerde, en eskisi 13. yüzyıla ait olan toplam 300.000 civarında yazma eser bulunduğu tahmin edilmektedir. Zor şartların yaşandığı çöl ikliminde böylesine önemli tarihî dokusundan dolayı “çöl incisi” diye anılan Timbuktu 1988’de UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası sayılan yerler arasına alınmıştır.[6] İşte Timbuktu’nun bütün bu vasıflarından dolayı bir Batı Afrika atasözü der ki: “Tuz kuzeyden, altın güneyden, gümüş beyaz adamın ülkesinden gelir; bilgeliğin hazineleri ise sadece Timbuktu’dan gelir.” 28.12.2021. İstanbul. Nazmi Emin   Kaynakça: 1- Ahmet Kavas, Sudan-TDVİA, 37. Cilt, 2009 İstanbul. 2- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul. 3- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul. 4- Salim Al-Hassani, Çeviri: Salih Tahir, 1001 İcat, FSTC, 2010 Manchester. 5- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul. 6- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.   Sudan, Ahmet Kavas, TDVİA, 37. Cilt, 2009 İstanbul. TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012-İstanbul TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012 İstanbul. Salim Al-Hassani, Çeviri: Salih Tahir, 1001 İcat, FSTC, 2010 Manchester. TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012 İstanbul Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.
Ekleme Tarihi: 08 Ocak 2022 - Cumartesi

Timbuktu, Mansa Musa ve Sankora Medresesi-1

Çöl İncisi-Timbuktu

Timbuktu ile ilgili ilk malumatım 2012-13 yıllarında “İslam Dünyası Bilim Tarihi” üzerinde çalışırken oldu. 14. yüzyılda burada bulunan Sankora Medresesi-Üniversitesinde 25.000 öğrencinin okuduğu ve şehrin kütüphanelerinde 300 bin civarında yazma eserin bulunduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. Afrika denince ilk aklımıza gelen kölelerdi. Oysa buradaki manzara bambaşkaydı.

2014’de ilk Fas ziyaretimde de Timbuktu ve Batı sudan hakkında okumalarım oldu. İşte o zaman karar verdim 2015’deki ikinci Fas seyahatime Timbuktu’yu da eklemeye; Fas’tan Timbuku’ya geçer oradan da Türkiye’ye dönerim. Timbuktu’da nasıl bir rehber bulabilirim derken Türkiye’de üniversite okumuş Timbuktulu bir arkadaşla tanıştım. O arkadaş, bu sıralar buralar tehlikeli buralara gelmeyiniz diye beni uyardı. Çünkü 2010 yılında başlayan “Arap Baharı” 2012 yılında da Timbuktu’da da yayılmış, merkeze uzaklığından dolayı isyancılar belli bir dönem şehri kontrol ettiler. Daha sonra merkezi hükümet tekrar kontrolü ele alsa da terör olaylarını önleyemedi. Böylece Timbuktu’ya gidemedik ama yazmak bugüne nasip oldu.

Müslüman coğrafyacılar, 8. yüzyıldan itibaren Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyısından Habeşistan’ın batı sınırlarına kadar uzanan ve Büyük Sahra’nın güneyinde kalan geniş bölgeye Siyahlar Ülkesi-Sudan adını vermişlerdir. Sudan sözlükte “siyah” anlamına gelen Arapça sûd kelimesinin çoğuludur. Burası aynı zamanda da İslâm’ın nüfuz ettiği sahadır. Orta Nijer havzasından başlayıp Atlas Okyanusu kıyısına kadar olan bölge ise Batı Sudan olarak adlandırılır.[1] Bugün Batı Sudan yaklaşık olarak, Nijer’in batı kısmı, Mali, Moritanya, Gana, Gambiya ve Burkine Faso içine alan bir bölgedir.

Timbuktu, Batı Sudan sınırları içinde bulunan bugünkü Mali’nin orta kesimlerinde Nijer nehrinin büklüm yaptığı yerde kurulmuştur. Şehrin tarihi 11. yüzyıla kadar iner. Adını, Tuaregler’in yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için Nijer nehri kenarında kurdukları çadırlarda yaşayan Büktü adındaki yaşlı bir kadından aldığı söylenir. Çadırların yerinde kurulan köy ticarî bir kavşakta bulunması dolayısıyla giderek büyümüş ve 14. yüzyılda bölgenin önemli bir şehri haline gelmiştir. Büyük Sahra çölünün güney ucunda yer alan Timbuktu’dan ilk defa İbn Battûta bahseder.[2] Timbuktu, Batı Sudan’ın kültür başkenti olup burada kurulan devletlerden daha meşhurdur ve birçoğuna da başkentlik yaptı.

Kuzey Afrika-Fas’ta kurulan Murâbıtlar Hanedanlığı döneminde (1056-1147) İslâm dini Batı Sudan’da yayıldı; Timbuktu ve Cenne şehirleri önemli merkezler haline geldi. Mali Sultanı Mansa Mûsâ, sultanlığının sınırlarına kattığı Timbuktu’yü (1329) önemli bir İslâm medeniyeti merkezine dönüştürdü. Komşu ülkelerdeki alimleri ülkesine çağırmak suretiyle ilmî hareketi canlandırmaya çalıştı. Onun zamanında Timbuktu bölgedeki büyük şehirlerden biri, aynı zamanda önemli bir ilim merkezi oldu. Sultan, 1324-25’te hac dönüşünde Mekke’den getirdiği Endülüs asıllı mimar, Timbuktu’da Arap mimarisi tarzında Camii, medrese ve Saray inşa ettirerek bu üslûbu ülkesine soktu. Bu yıllarda tüccarların yanı sıra Mısır’dan ve Fas’taki ilim merkezlerinden pek çok âlim Timbuktu’ya gelip yerleşti. [3]

İslam dünyasının en güneyinde Timbuktu’da bulunan Sankora Üniversitesi, Batı Sudan’ın ilim merkeziydi.[4] Şehrin nüfusunun 14. yüzyıl dan itibaren 100.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sankore Camii’nin bünyesindeki medrese başta olmak üzere şehrin çeşitli yerlerindeki 180 medresede 25.000 öğrencinin eğitim gördüğü belirtilmektedir. Timbuktu medreseleri Kahire ve Fas medreseleriyle yakın münasebet içindeydi. 16. yüzyılın başlarında şehri ziyaret eden seyyahlar, burada Mağrib’den getirilen kitapların çok satıldığını ve ticarî hayatta en fazla gelirin kitap satışından elde edildiğini söylemektedir. Burada yetişen âlimler Mekke, Kahire, Merakeş ve Katsina’ya giderek İslâm dünyasının fikrî birikimine büyük katkı sağladılar. Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs başta olmak üzere İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden çok sayıda âlim Timbuktu’ye geldi. Aynı yüzyılda Timbuktu’nün şöhreti Avrupa’da da yayıldı. Müstahkem oluşu ve gizemliliği yanında altın, tuz, bakır, fildişi, kereste ve köle ticaretinin önemli merkezlerinden biriydi.[5] 

Timbuktu ve civarında sayıları altmışla seksen arasında olduğu belirtilen özel yazma eser kütüphaneleri var. Bu kütüphanelerde, en eskisi 13. yüzyıla ait olan toplam 300.000 civarında yazma eser bulunduğu tahmin edilmektedir. Zor şartların yaşandığı çöl ikliminde böylesine önemli tarihî dokusundan dolayı “çöl incisi” diye anılan Timbuktu 1988’de UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası sayılan yerler arasına alınmıştır.[6]

İşte Timbuktu’nun bütün bu vasıflarından dolayı bir Batı Afrika atasözü der ki: “Tuz kuzeyden, altın güneyden, gümüş beyaz adamın ülkesinden gelir; bilgeliğin hazineleri ise sadece Timbuktu’dan gelir.

28.12.2021. İstanbul.

Nazmi Emin

 

Kaynakça:

1- Ahmet Kavas, Sudan-TDVİA, 37. Cilt, 2009 İstanbul.

2- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.

3- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.

4- Salim Al-Hassani, Çeviri: Salih Tahir, 1001 İcat, FSTC, 2010 Manchester.

5- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.

6- Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.

 

Sudan, Ahmet Kavas, TDVİA, 37. Cilt, 2009 İstanbul.

TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012-İstanbul

TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012 İstanbul.

Salim Al-Hassani, Çeviri: Salih Tahir, 1001 İcat, FSTC, 2010 Manchester.

TDVİA-Tinbüktü, Ahmet Kavas, 41. Cilt 2012 İstanbul

Ahmet Kavas, Tinbüktü- TDVİA, 41. Cilt 2012-İstanbul.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve araklimanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.